Hali hazırda olan ve benim de izlediğim üç Türk yapımı Netflix dizisi var. Hakan Muhafız, Atiye ve Aşk 101. Size göre kazanan hangisi?
Hakan Muhafız ile başlayacak olursak;
3 sezon yayınlanan dizinin ben yalnızca ilk sezonunu izledim. Büyük merakla izlediğimi söyleyebilirim. Sonuçta ilk Türk yapımı Netflix dizisi! İnsan hem merak ediyor hem de izleyici olarak destek olmak istiyor. Bayılmasak da “hemen kötü eleştirmeyeceğim” dedik ve sevdim dedik. Süper kahramanımsı bir karakter bize elbette yerli bir yapımda ilginç gelecekti. Ama sorun ondan da ziyade sürekli tekrara düşen replikler ve triplerdi. Dediğim gibi ilk elin günahı olmaz dedik, izledik.
Ama ikinci sezonun ilk bölümünün ilk on dakikasındaki saçma oyunculuk ve sahnelere katlanamadığım için devam etme isteği olmadı hiç içimde Muhafız’a. Şuan belki çok güzel bir gidişattadır, umarım öyledir ama hevesim kalmadı.
Gelelim Atiye’ye;
Atiye’yi izlerken beceriksiz, saçma Türk korku filmi etkisi hissettiğimi ve bunun beni çok bunalttığını hatırlıyorum. Mistik, korkunç görünümlü yaşlı teyze, karanlık sahneler falan. Bölümlerin yarısında ekran yansımasından kendimizi izlediğimiz bir yapımdı.
Mehmet Günsür Fi’den devam etmişti zaten diziye adeta. Türkiye’nin gedikli bohem, maviyi huy edinen aktörü unvanı taşıyor kendisi malum. Bir dolu mantık hataları da vardı, üzerinden çok geçtiği için hatırlayıp tane tane yazamayacağım burada ama bilemiyorum. Doğaüstü olalım derken bir dolu mantıksızlık silsilesi izlemek bana yerli yabancı hangi yapımda olursa olsun biraz seyircinin zekasıyla alay etmek gibi geliyor.
Ve Aşk 101;
Kim ne derse desin benim için bugüne değin yapılmış en iyi Netflix Türk dizisidir. Bunun karantina psikolojimle alakası da yok. Bir kere söz konusu lise! Şahane İstanbul sahneleri, herkesin empati kurabileceği lise dostlukları, lise düşmanlıkları, lise aşkları, ergenlikteki aile çatışmaları… Dizi tamamen bunlarla örülü olunca bence başarısız olması zaten imkansız olurdu. Risk yok çünkü. Ya dizideki tabir-i caizse serseri ekipten biriydik ya da onları gözlemleyen, Işık gibi ya da Işık kadar olmasa da kurallara daha uygun tiplerden biriydik. Bir şekilde herkes “asi” gençler tanıdı hayatında. Ve bu yansıma çok başarılıydı. Toplumdaki kadın algıları üzerine güzel ince metinleri ayrı keyifliydi. Malum bunu televizyon dizilerinde izlememiz pek mümkün olmuyor. Türk televizyonlarında dizilerde bir kadın “seni istemiyorum, senden ayrılıyorum” diyemiyor. Türk televizyonlarında kadın aldatılıyor, şiddet görüyor ve her ne hikmetse buna hiç rest çekemiyor.
İşte tam da bu yüzden Aşk 101 oldukça başarılıydı diyebiliriz. Basit senaryo ve risksiz konunun başarısının sonuna kadar yaşandığı bir yapım oldu. Yeni genç oyuncular tanımamızı sağladı. Müzikler bizi geçmişe götürdü. Bir de şey; hepimiz dizi boyunca bizi sokak lezzetleriyle besleyecek bir kanka olarak Osman’ı, sonsuza kadar mutlu yaşamak için de Sinan’ın evini istemedik mi ama?